Diyetlerin Güvenilmezliği

Bugün dünyada 400 milyar $ üzerinde bir endüstriye sahip olan kilo verme ve kilo yönetimine yönelik olan yüzlerce diyet yöntemine rağmen; kimse elde tutulur kalıcı bir başarı sağlayamamış görünmektedir. Bunun temel sebebi ise insanların kısa vadede hızlı sonuçlar elde etmeyi düşünmesidir. Bu düşünceye göre hareket eden diyet endüstrisi ise insanlara istediklerini vermelerine karşın; verdikleri şeylerin bir zaman sonra bal kabağına dönüşüp başa dönmelerine yol açıyor.  Her ne kadar kilo vermeyi sağlamak adına birçok farklı diyet yöntemi olsa da günün sonunda tüm diyetlerin birbirleriyle benzer özelliklere sahip olduğu görülmektedir. (9)

Kilo vermek adına yapılan düşük kalorili diyetler,  uzun vadede etkili olmasa da; kısa vadede kişilerde gözle görülür bir kilo kaybı sağlıyor. Ancak bu tür düşük kalorili diyetler, leptin ve triptofan seviyelerini düşürerek kişilerin ruh sağlığını da olumsuz yönde etkileyerek duygu durum bozukluğu, mutsuzluk, depresyon gibi problemler meydana getirir. (1) Leptin hormonuna az çok aşinayız. Genelde karmaşık işlevleri olsa da esas olarak tokluk hormonu olarak bilinir. Vücuttaki enerji metabolizmasını düzenler ve kilo kontrolü sağlar. Leptin’in tam zıttı bir hormon olarak bilinen Ghrelin hormonu da açlık hormonu olarak bilinir ve genelde vücuda enerji ihtiyacın var sinyali göndererek kişiyi daha çok yemek yemeye teşvik eder.  Kilo verme süreçlerinde Ghrelin hormonunda da artış meydana geldiğini biliyor muydunuz? (2)

Bir diğer yandan kilo verme sürecinde, vücut enerji harcama miktarını da azaltarak kilo vermemeye çalışır. Ayrıca vücut, bu azalan enerji miktarını doldurmak adına daha fazla karbonhidrat tüketmek ister.(1) (3) (4)  İradesi zayıf olan bireylerin diyetinin başarısız olduğu evre ise işte burasıdır.
İradeden konu açılmışken, bazen diyetlerinizin başarısızlığı sizden de kaynaklanmayabilir. Örneğin, de Castro, 1996 yılında bir kişinin yanında yemek yemenin kalori alımını% 44 artırdığını, altı kişiyle yemek yemenin% 74 artırdığını tespit etmiştir.

Onlarca farklı türde diyet yapmamıza rağmen değişmeyen tek şey yine kilolarımız olmuştur. Günümüzde dünya çapında kullanılan tüm diyetlerin tek bir ortak noktası vardır o da yo-yo etkisine sahip olmasıdır. Yo-yo diyeti sizlere verdiğiniz kiloların aslında bir yanılsama olduğunu net bir şekilde gösterir. Tahminlere göre, kadınların %50’si diyet yapıyor ve diyetlerinin %95’i başarısızlığa uğruyor. Obezite veya fazla kiloları ile mücadele etmek için saplantılı bir şekilde diyete giren insanlar, her defasında başarısızlığa uğrayarak erken yaşlarda vücutlarını ciddi ölçüde yıpratıyorlar. Epidemiyolojik bulgulara bakıldığında “ yo-yo diyeti” yüzünden bağışıklık sistemimizin hasara uğradığı görülmektedir.  Hollanda’da yapılan bir araştırma ise diyet programlarına katılan kişilerin %33’ünün diyet sonrasında kendilerini daha suçlu hissettikleri görülmüştür. Kendilerini sürekli sağlıklı beslenmek adına sorumlu hisseden bireyler, beslenme düzenini sürekli sıkı bir denetimde tutarak ilerler. Ancak bu tür kişiler diyet süreci sonrasında kendilerinde daha fazla bir suçluluk hissederler.

Diyetler size sadece anlık bir başarı hazzı verir ancak uzun vadede yıpratıcıdır. Diyetten bir yıl sonra dahi kişilerin birçok hormonunda olumsuz yönde değişimler gözlemlenmiş ve kilo kaybı ile birlikte kişilerin iştah hormonlarında artış meydana geldiği, kaybedilen yağların vücut ısı üretiminde azalmalara yol açarak metabolizmayı yavaşlattığı ve gıdalardan alınan ödül hissini artırarak daha fazla yemek yemeye teşvik ettiği görülmüştür. (5) (6) (7) (8)

Bir diğer yandan diyetler ile birlikte hızlı kilo kaybeden kişilerin kısa süreli hafıza, dinçlik, konsantrasyon, benlik saygısı, bilişsel bulanıklık, öfke, yorgunluk, depresyon ve soyut düşünme gibi durumlarda problemler yaşadıkları görülmektedir. (10) (11) (12) (13)

Bu bakımdan diyet yapmak bir sahil kenarında kumdan kale yapmak kadar hassas bir durumdur. Tek bir dalga dahi kum kalemizi bozabilir. Bu bakımdan daha sağlam temellere sahip olmak istiyorsak kilo yönetimini beslenme konusunda daha etkili stratejiler ve beslenmeyi destekleyen diğer faktörler ile birleştirerek sağlayabiliriz.

Diyetler bizi iki şekilde zayıflatır. Birincisi kilo olarak ikincisi ise sağlık olarak. Genelde yapılan herhangi bir diyet bu iki sonucu da birlikte bizlere verir. Örneğin bir çalışmada 70 farklı diyet analiz edilmiş ve her bir diyetin en az 3 farklı besin açısından yetersiz olduğu, bazılarının ise 15’e kadar yükselen besin eksikliği olduğu görülmüştür.
Diyetlerde en yaygın görülen eksiklikler ise şunlardır;

  • iyot
  • D vitamini
  • çinko
  • E vitamini
  • kalsiyum

Journal of the International Society of Sports Nutrition’da yayınlanan bir başka çalışma, dört popüler diyet planından (Atkins, South Beach ve DASH diyeti dahil) birini uygulayan kişilerin, özellikle 6 mikro besin eksikliği olma ihtimalinin çok yüksek olduğunu gösterdi.  Bunlar:

  • B7 vitamini
  • D vitamini
  • E vitamini
  • krom
  • iyot
  • molibden’dir.

DİYETLERİN BAŞARISIZLIKLA SONUÇLANMASININ 10 NEDENİ:

  1. Odak noktası kısa vadeli kazanç olduğu için Diyetler uzun vadede işe yaramaz.
  2. Diyetler dengesiz ve gerçekçi değildir.
  3. Çoğu insan Diyetlere ‘Ya Hep Ya Hiç’ zihniyetiyle yaklaşır.
  4. Diyetler genellikle Kalorilerde çok düşüktür, Sizi Aç, Zayıf, Enerjisiz ve Bitkin hissettirir.
  5. Olumsuz – Her şey neye ‘Sahip Olamayacağınız’, neyi ‘Yiyebileceğinizden’ çok ‘Yiyemeyeceğiniz’ ve dolayısıyla onu Olumlu Bir Yeme ve Yaşama biçimine dönüştürme ile ilgilidir.
  6. Genellikle Protein, Karbonhidrat ve Temel Yağlardan yoksun diyetler hormonal ve Beyin Sağlığını etkileyebilir. Kalori ve Besleyici Yiyecek Eksikliği nedeniyle huzursuz olabilir, Ruh Hali Değişiklikleri ve Baş Ağrıları yaşayabilirsiniz. Beynin yakıt için Glikoza ihtiyacı var ve eksikliği zihinsel yorgunluğa ve Beyin bulanıklılığına neden olur.
  7. Aç Oomak uykuyu etkileyebilir ve uyku, hormonların, özellikle Grelin (Açlık Hormonu) ve Leptin (Tokluk / Tokluk Hormonu) kontrolünde hayati bir rol oynar. Uyku eksikliği, Grelin seviyelerinin yükselmesine ve Leptin seviyelerinin düşmesine neden Ooarak aç hissetmenize neden olur.
  8. Diyetler İnsanları mutsuz, üzgün ve sık sık Depresyonda hissettirir ve genellikle başarısızlıkla sonuçlanırlar, çünkü çoğu zaman başlamadan önce olduğundan daha fazla ağırlığınız vardır.  (Yo-Yo diyeti)
  9. Diyetler duygusal tetikleyicilere dair düşünceler ile ilgili sorunları ele almaz. Uzun vadede sağlıklı beslenmenin anahtarı olan benlik saygısı ve kendini sabote etmedir.
  10. Destek, motivasyon ve uygun rehberlikten yoksun olduklarında diyetler eğlenceli değildir.

 

KAYNAK:

(1) https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4864009/
(2)https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/23126426/
(3) https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4150387/
(4) https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/2202454/
(5) https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/22029981
(6) https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/26499438
(7) https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/9734736
(8) https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/18420235
(9) https://jamanetwork.com/journals/jama/fullarticle/1900510
(10) https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/2287253
(11) https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/2233198
(12) https://www.researchgate.net/publication 11815190_Food_Restriction_Performance_Psychological_State_and_Lipid_Values_in_Judo_Athletes
(13) https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/15161106

 

Benzer Yazılar

Hakkımızda

Bizler, +15 yıllık deneyimimiz ile fitness ve sağlık alanında doğru ve yanlış bilgiyi ayırt etme uzmanlığı kazanarak, kişilere kanıta dayalı çalışmalarımız ile “DAHA AZ ZAMAN – DAHA AZ ENERJİ – DAHA AZ PARA ile DAHA FAZLA KAZANÇ” adına destek sağlamaktayız.

Sosyal Medya